Felsefede özgür irade kavramı bir zorunluluk söz konusu olmaksızın bir konuda olumlu ya da olumsuz tercihlerden birinin seçilmesini ifade etmektedir. Özgür irade gerçekleştirecek kişilerin sergiledikleri davranışların farkında olması ve sorumluluğunu taşıması beklenir. İnsanlık kendisine özgü olan bu kavram üzerine tarih boyunca cevap aramıştır.
Özgür irade var mıdır?
Tarihte ilk Antik Yunan’da sorulan bu soru yüzyıllar içinde de geçerliliğini korumuştur ve modern dünyada da halen farklı cevaplar verilmektedir. İlk çağ filozoflarından Herakleitos, ussal bir irade ve determinizmden söz etmiş, ilk taşı atmıştır. Determinizm dediğimiz kavram insanın özgür hareket etmediğini, eylemlerini toplumsal, kültürel ve doğal etkenler çerçevesinde gerçekleştirdiğini savunur. Bu görüşü tarihte en çok Stoacıların savunduğu görülmektedir. Stoacılar özgür iradeyi kesinlikle kabul etmemektedir.
Bu konuyla alakalı olarak önemli görüşler ortaya koyan bir başka isim de 17. yüzyıl filozoflarından Spinoza’dır. Spinoza konuyla alakalı şu sözleri ifade ediyor “Her tür tasarım ve iradeye dayalı kararın zorunlulukla kendisinden önce bir olaya dayandığı fikrinden hareket eder.” Bu ifadesi ile özgürlüğün reddedilmesi durumu ortaya çıkıyor. Bu düşünceye göre aldığımız kararlar daha önceden yaşanan olaylara dayanıyor. Bu da özgür iradenin var olmadığı anlamına geliyor.
Spinoza’ya göre verdiğimiz her karar tecrübelerimizin etkisi altındadır ve hafızamıza hakimiyetimiz yok derecede azdır. Bu nedenle özgürlük sadece insanın kendi doğasındaki duruma ve zorunluluklara uyması durumundan başka bir şey değildir.
Özgür irade konusunda fikir beyan eden bir diğer isim ise Ludwug Wittgenstein’dır. Onun görüşleri ölümünden sonra yayınlanan kitabında karşımıza çıkmaktadır. Wittgenstein, meydana getirdiğimiz her türlü olay, davranış ve durumun insanın iradesi dışında birçok etmenle gerçekleşebileceğini savunmaktadır.
Eylemlerde Özgür İrade
Ahlaki eylemlerin ortaya konulması için bireylerin özgür olması gerekmektedir. Şayet bir eylem özgür irade ile yapılmıyorsa bu bir seçim değil, davranıştır. Sadece davranışlarla hareket eden insan ise kendi yolunu çizemez ve belli bir etkiye yine belli bir tepki veren sıradan bir canlıdan ibaret hale gelir. İnsanın eylemlerinde özgür iradeli olması demek gerçekleştirdiği tüm hareketlerin sorumluluğunu alması anlamına gelmektedir. Bu da ödül, ceza gibi kavramları doğurmaktadır.
Ahlakta özgür iradenin önemli olması da tam da bu sebeple karşımıza çıkmaktadır. Çünkü ahlak da insanın eylem ve seçimleriyle ortaya çıkmaktadır. Birey özgür iradesiyle aynı zamanda nasıl bir ahlaki davranış ve tutum içerisinde olacağını da belirlemiş olmaktadır. Özgür irade olmadan ortaya konulan davranışların nasıl ahlaki değerler taşıdığını belirlemek ise bambaşka bir felsefi soru ve cevapları konu alan bir başka başlıktır.
“Özgür irade var mıdır, yok mudur?” Tartışması günümüzde de devam etmektedir. Siz de bu konudaki görüşlerinizi bize yorum kısmından yazarak ulaştırabilirsiniz. Ayrıca bilinç ve akıl kategorimizde sizi bekleyen diğer içeriklerimizi de kaçırmamanızı öneririz.